


|
 |

Konu

“[...] 1990’larda, yapýtýn tartýþýlmaz saflýðý yerine örgensel bir katýþýklýk, farklý gösterimlerden güç alan disiplinlerarasýlýk yerleþir. Bu nedenle 1990’lar kendilerine önceki kuþaklardan miras kalan gerçeklik ve kuramý arasýndaki tekabüliyet iliþkisine çoðunlukla ironik bir gülümsemeyle yaklaþýr. Yapýt ile göndergesi arasýndaki çeliþkinin farkýnda olarak, mantýk hatalarýnýn, eðretilemelerin, yapýtý meydana getiren materyalin sürekli bir deðiþkenlik taþýmasý gerektiðini düþünen çalýþmalar ortaya çýkar. Dolayýsýyla sahibinin açýk imzasýna dönüþen modernist belirleyici üslup yadsýnýr, “yüksek” ve “aþaðý” kültür, “seçkin” sanat ve “kitle” sanatý arasýndaki modernist ayrýmlar yýkýlmaya çalýþýlýr. Beðeni kültürlerinin çeþitliliði, kitsch ve abartýlý görsellik her an karþýlaþýlabilecek bir özellik olarak ortaya çýkar. 1980’li yýllarda modernizmin çözümlemeci, karþý konulmaz þekilde deðerli ve üstün özelliklerine sahip yapýtlarý, 1990 sonlarýna doðru yerini, düzenlemeye yönelik, kurulduktan sonra kaldýrýlýp atýlabilecek, provokatif ve kimi zaman anti-estetik bir yapýya devreder. Gerçekçi ve temsili sanatýn ya da geç soyut resmin sunduðu rahatlýk ve avuntunun yadsýnmasý bu dönemin belki de en belirgin özelliðidir.”
Levent Çalýkoðlu
|